Home / Makaleler / Elimizden Ne Gelir?

Elimizden Ne Gelir?

Bosna direnişinin en kritik günlerinde, direnişçiler savaşın seyri ile ilgili Aliya İzzet Begoviç ile bir görüşme yaparlar:

-Düşman sivillerimizi hedef alıyor. kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan bir soykırım uyguluyor. Bu kirli savaş yöntemine karşı bizimde caydırıcı bir tavır takınmamız gerekiyor. Düşmanın anlayacağı

Dilden benzeri bir misillemede bulunmamız kaçınılmaz hale geldi. Bilge lider büyüklüğünü gösteriyor:

-Bizim bir savaşımız varda birde ahlakımız var biz düşmana benzediğimiz vakit savaşı kaybederiz…

Temiz bir savaşı sürdürme kararlılığı gösteriyor ancak mücahitlerin morale ihtiyacı var… Şu cümle ile tarihe not düşüyor:

-Hamd olsun ki, tarihe hükmeden Allah’tır… Bizden istenense sadece elimizden geleni yapmaktır…

Evet, tüm zamanlarda, tüm insanların sorumluluk sınırları bellidir… Elimizden geleni yapmak…

Aliya’nın bu veciz cümlesini biraz açmamız gerekiyor:

Bir… Elimizden geleni gereği gibi yapmalıyız… En güzel şekilde yapmanın gayretinde olmalıyız…

İki… Elimizden geleni yaparken el ele vererek yapmalıyız…

Rahmet ve Nusret’in birlikte harekette olmak olduğunu unutmamalıyız…

Üç… Elimizden geleni yaparken elimizin temiz olmasına dikkat etmeliyiz… Kirli ve karanlık ellerle kurtuluş kapısına ulaşmak mümkün olmuyor…

Dört… Elimizden geleni yaparken şu hakikati asla unutmamalıyız… “Allah’ın kudret eli onların elleri üzerindedir.”  (Fetih-10)

Kendi elimizin gücüne değil, Allah’ın Kudret, Rahmet ve Nuret eline güvenmeliyiz…

Elimizden geleni yaptıktan sonra takdir-i ilahiye boyun eğer Rabbimize tevekkülümüzü arz ederiz…

Şayet elimizden gelenin gereğini yapmaz isek yarın sahip olduğumuz imkanlar ve nimetler elimizden alınırsa yakınmaktan başka ne yapabiliriz?

Bugün “Ben elimden geleni yaptım” diyebilmenin onuru ile tanıklığımızı sürdürmemiz gerekiyor…

“Elimden bir şey gelmiyor” demelere sığınmak kabul edilebilecek bir şey değil…

Elimizden geleni yapalım ki, vicdanımız rahat olsun, gece başımızı yastığa rahat koyabilelim…

Evet, elimizden ne gelirse yapmak zorundayız… Hele hele o eller birleştiğinde elden gelenin nasıl katlanarak muazzamlaştığını göreceğiz… Bilelim ki, zaman bizden yana… Mekan bizden yana… Hz. Rahman bizden yana… Yan çizme şansımız yok… Elden gelen çaba bugün çok daha fazla aciliyet arz ediyor…

Bu ahvelde, elden ne geliri mi tartışacağız yoksa elimizden geleni yaptım mı diyeceğiz?

Ellerimiz kurumadığına göre, iyiliğin egemenliği, kötülüğün kökünü kurutmak için bir çok şey yapabiliriz…

Yeterki ellerimiz kararlı ve tutarlı olsun… Biiznillah tuttuğumuzu koparabiliriz…

“Unumu eledim, eleğimi astım” diyenlerden, davadan elini-eteğini çekmişlerden olamayız…

“Adım Hıdır, elimden gelen budur” diyemeyiz…

İsteksiz, umarsız, uyuşuk ellerle yapacağımız işleri de elimize yüzümüze bulaştırır dururuz…

Titrek eller, ürkek yüreklerle yol alınmıyor, iş yürüüyor…

Elleri böğründe bekleyen çaresizlerden olamayız… Elimizi taşın altına sokmak zorundayız… faniler karşında avuçlarını ovuşturan, bel büken omurgasızlara imrenemeyiz… Elhamdülillah elimiz iş tutuyor…

Kıyametin kopmakta olduğunu görsek bile elimizdeki fidanı dikeceğiz…

“Kitabı kuvvetle tut” (Meryem-12) emrine sımsıkı tutunacağız… İmanımızın gereği, insanlığımızın icabı cehaletin karanlığında kaybolan nesillerin kurtuluşu için Yed-i Beyza gibi ellerimizin harekete geçmesi gerekiyor…

Derin  sularda boğulan, sınır dışı edilen mülteci kardeşlerimiz için elimizden hiç mi bir şey gelmez?!

Ellerimiz uzatmalıyız ötekilere… Tutmalıyız Aylan bebeklerin ellerinden…

Unutmayalım; “Başımıza gelen her musibet kendi ellerimizle işlediklerimizden dolayı”  değil midir?

 Öncelikle  şu titreyen  ellerimizin metafizik bir tedaviye ihtiyacı var… İhmal etmeyelim…

Bu eller bizi yarın ele verecek…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.